Sadece bir günlüğüne Taş Devrine (2 milyon yıl önce başladı ve 12.000 yıl önce son buldu.) ışınlanacak olsak bir günümüzün nasıl geçeceğini hiç düşündünüz mü? İnsan var olduğu ilk andan son ana kadar büyük ve karmaşık bir düzen içerisinde yaşamını sürdürdü. Geçmişten günümüze insanın sahip olduğu biyolojik, sosyolojik ve psikolojik etkiler yaşamımızın tamamını etkiliyor. Taş Devrinden de öncesinde varlığı bilinen insanın yaşamı pek çok iç ve dış etkenin alış verişine bağlı bir şekilde gerçekleşiyor.
Alarm kurmadan uyuduğunuz günü düşünün. Sizi uykunuzdan kaldıran şey neydi? Uykunuzu almış olmanız mı? Gürültü çıkaran komşunuz mu?
Sorunun cevabı bunlar değil, sizi uyandıran şey Gün Işığıydı. Yapılan araştırmalar (2000’li yılların başında) doğrultusunda gün ışığının beynimizin uykudan sorumlu olan bölümü Hipokampüs ile doğrudan etkileşim içerisinde olduğunu ortaya çıkardı. Yani zihnimiz uyku halinde gün ışığını doğrudan algılıyor ve uyanmamızı tetiklediğini öğrenmiş olduk. Bununla birlikte eğer uyku hormonu (Melatonin) yeteri kadar sağlanmaz ise hafızaya doğrudan etki ettiği de çıkan diğer sonuçlardandı.
Melatonin (Uyku Hormonu) ile birlikte eğer yeteri kadar gün ışığı olmayan bir zaman diliminde uyanıyorsak ek olarak Stres Hormonu (Kortizol) ile birlikte uyarılmış ve uyanmış oluyoruz. Yani karanlık ve yeterli gün ışığı olmayan bir zaman diliminde uyanıyorsak sinirli ve uykumuzu almamış gibi hissetmemizin nedenlerinden bazıları bunlar olabilir.
Sanılanın veya hissedilenin aksine, Ne kadar çok gün ışığı ile temas halinde uyanırsak gün içerisindeki stres, korku, kaygı seviyemizin de ters orantılı bir şekilde daha az olduğu bilinen doğrular arasındadır. Vücudumuzdaki pek çok süreç (Biyolojik, Fizyolojiki, Psikolojik, Kan Basıncı, Vücut Sıcaklığı v.b) gece-gündüz döngüsüne göre değişiklik gösterir. Örneğin, gün içerisinde stres hormonu salgılanırken bu hormon gece olduğunda daha az salınım gösterir. Işık bu mekanizmayı düzenleyen temel etkendir. Bu nedenle kaliteli bir uykunun en önemli sağlayıcılarından biri karanlıkta uyumak olduğu gibi; mutlu uyanmak ve güne iyi başlamak için de gözümüzü açtığımızda güneşi göremesek bile gün ışığına ihtiyacımız vardır.* Günün aydınlanmasıyla beraber vücudumuz mutluluk hormonu diye adlandırdığımız ‘seratonin’ salgılamaya başlıyor. Karanlıkta uyandığımızda ise mutlu güne başlamak bizim için bir hayli zorlaşıyor. Bu etkenlerle beraber halsizlik, bitkinlik ve depresyon gibi durumlar da daha yaygın görülmeye başlıyor.
Havaların kararması ve soğuması ile ortaya çıkan ve genellikle ekim ayı gibi başlayıp nisan ayına kadar devam eden mevsimsel depresyon olarak bilinen depresyonu da tetikleyebilir. Kişilerin bu süreçte daha mutsuz, umutsuz ve isteksiz olmalarıyla beraber kendini değersiz hissetme uyku düzensizlikleri, halsizlik, iştah kaybı gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Mevsimsel depresyon kadınlarda daha yaygın olmakla beraber en çok 17-25 yaş aralığında sıklıkla görülebilir. Ekvatordan, yani güneş ışığından, uzaklaştıkça sayılardaki artış da dikkat çekmektedir. Gün ışığındaki azalma çocuklar dahil olmak üzere herkesin modunu etkileyebilir. Kış depresyonu tanısı almasak da kış aylarında daha bitkin ve isteksiz olabileceğimizi söyleyebiliriz.
Ohio State üniversitesi bilim adamları araştırmalarında dişi hamsterleri kullandı. Dört hafta boyunca gece bir televizyonun yaydığına yakın loş ışıkta uyuyan hayvanların şekerli suya daha az ilgi gösterdiği görüldü. Hayvanların bu davranışı, depresyon belirtisi olarak kabul ediliyor. Bu hamsterler gece uykularını zifiri karanlıkta geçirmeye başladıktan sonra ise şekerli suya ilgilerinin yeniden arttığı görüldü. Bilim adamları, gece uzun süre televizyon ışığında oturan veya uyuyan, yatak odası bir sokak lambası tarafından aydınlatılan insanlarda da benzer durumun söz konusu olabileceğini belirtti. (REUTERS)
Mevsimsel Depresyon ile nasıl başa çıkılır?
- Kahvaltıda protein tüketimi
- Uyku saatlerinin belirli sınırlar ve rutin bir düzen içerisinde olması
- Uyku saatlerine yakın zaman diliminde oda ışığının tamamen göz dinlendirici şekilde çok zayıf veya hiç olmaması
- Uyku saatlerine yakın zaman diliminde odanın ısısını ne soğuk ne sıcak şekilde ayarlamış olmak
- Gün doğumunda ışığı odanın içerisine alabilecek şekilde yatak pozisyonunun ayarlanmış olması
- Yemek öğünlerinin ve saatlerinin belirli bir düzen içerisinde olması
- Uykuya dalmakta güçlük söz konusu ise bir uzman desteği almış olmak veya almak
Psikolog Burak AKKAYA
Us Psikiyatri*
e-psikiyatri*
okan.edu.tr*