Klinik depresyon veya majör depresif bozukluk, depresyon türleri içerisinde en yoğun olarak hissedilen türdür. İnatçı üzüntü hali, ümitsizlik, değersiz hissetme gibi yoğun olumsuz duygularla seyreder ve kendiliğinden düzelmesi beklenilmemektedir. Bir kişiye klinik depresyon tanısı konulabilmesi için iki haftalık bir zaman periyodu içerisinde aşağıdaki durumların beş ya da daha fazlasını karşılıyor olması yeterli olur.
Depresyon
Depresyon semptomları herkeste farklılıklar gösterse de en sık rastlanan belirtileri haftalar ya da aylarca neredeyse her gün devam eden üzgün, kaygılı ya da “boş” ruh hali, ümitsizlik, karamsarlık olarak sıralanabilir. Depresyon, kişilerde çoğunlukla suçluluk, değersiz hissetme, çaresizlik gibi duyguları da beraberinde getirir.
Depresyondaki kişiler normalde severek yaptıkları aktivitelerden zevk alamadıklarını, giyinmek, yemek yemek gibi günlük ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için bile kendilerinde güç bulamadıklarını ifade ederler. Çoğunlukla aile ve yakınlar da kişideki bu değişimi fark ederler ama nasıl yardım edeceklerini bilemezler.
Özellikle majör depresyonda hiçbir tedavi uygulanmaması ciddi problemlere neden olabilir. Tedavi edilmeyen depresyon alkol, uyuşturucu bağımlılığı gibi yaşamı tehdit edebilecek durumlara yol açabilir. Kişilerin çevreleriyle olan ilişkilerini zayıflatmaktadır.
Majör depresyon olarak da bilinen klinik depresyon kişilerin beden, düşünce ve duygu durumunu bütünleşik olarak etkileyen ciddi bir rahatsızlıktır. Depresyondaki bireyler için içinde bulundukları durumdan bir anda çıkabilmek mümkün değildir.
Borderline kişilik bozukluğu
Borderline yada sınırda kişilik bozukluğu, kişinin kimlik duygusunda, ilişkilerinde ve duygularında yaşadığı bir dengesizlik durumudur. Borderline kişilik bozukluğunun en belirleyici özellikleri, istikrarsız ama yoğun ilişkiler, değişken duygudurum ve dürtüsel davranışlardır. Bu kişiler toplumsal kimliklerinde derin güvensizlik ve tutarsızlık gösterirler.
Çok çabuk düş kırıklığına uğrarlar. Kolaylıkla öfkelenirler, ama öfkeleri hemen geçer. Terkedilme korkusu sınırda kişiliklerin en belirleyici özelliklerindendir. Bu kişiler ilişkilerine aşırı derecede bağımlıdırlar.
Hızlı yaşam çabaları vardır ve kendilerine zarar verme eğilimindedirler. Boşluk, anlamsızlık ve yalnızlıktan sıkça yakınırlar. Ciddi bir yalnızlık korkuları vardır. Sınırda kişilik bozukluğuna sahip kişilerde madde kullanımı, depresyon, yeme bozuklukları sıklıkla görülür.
Borderline kişilik bozukluğu semptomları, depresyon ve bipolar bozukluklarındaki semptomlarla örtüşür. Bu nedenle sınırda kişilik hastaları, antidepresan veya duygu durum dengeleyici ilaçlardan biriyle tedaviye yanıt verebilir. Borderline kişilik bozukluğu erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülür.
Çekingen kişilik bozukluğu
Çekingen kişilik bozukluğu olan kişiler utangaç, çekingen, başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten ciddi bir şekilde korkan, kendilerini fazla gözlemleyen kişilerdir. Toplum içinde çirkin, anlamsız görünmekten, yanlış bir şey yapmaktan korkarlar. Yüzleri kızarır, elleri titrer ve bu durumun fark edileceğini düşünerek ciddi bir endişe yaşarlar. Kendilerine karşı yapılan eleştirilere aşırı derecede hassasiyet gösterirler, yaşamlarını reddedilme ve onaylanmama korkusuyla şekillendirirler. İstemedikleri halde yakın ilişkiler kurmaktan kaçınırlar. Dünyayı güvensiz ve tehditkar bir yer olarak görürler. Öz saygıları düşüktür; kendilerini değersiz, beceriksiz ve yeteneksiz kişiler olarak tanımlarlar.
Çekingen kişilik bozukluğunda yaşanılan aşırı utangaçlık ve reddedilme korkusu kişilerin sosyal ve profesyonel yaşamlarını ciddi derece etkiler. Eleştirilmekten koktukları için iş faaliyetlerinden kaçınabilir veya iş tekliflerini reddedebilirler.