Anksiyete bozukluğu

Anksiyete ya da kaygı bozukluğu, tehlikeli durumlarda vücuda meydan okumaya hazır olması gerektiğini haber veren sinyaldir. Doğal ve gerekli olan kaygı hissedilmeye başlandığında nefes alış verişi ve kalp atışı hızlanarak kaslara daha fazla oksijen gitmesi sağlanmaktadır. Böylece vücut, tehlikeli durumlara kendini hazırlamış olmaktadır. Tehlikeli durumların farkına varmak gerektiğinde kişi bu dürtüyle tetikte beklemektedir.

Doğal anksiyete olarak adlandırılan bu dürtü sayesinde, trafikte yaşanacak herhangi bir tehlikeli durumda direksiyona ani müdahale etme, sınavda daha iyi performans sergileme gibi durumlara yardımcı olmaktadır. Aslında kaygılanmak, günlük hayatta sorunlarla baş edebilmek ve hayati durumlarla karşılaşıldığında hızlı karar verebilmek için gereklidir.

Anksiyete bozukluğu ise kaygı duygusunun bir tehlike yokken kendini göstermesi, uzun süre devam etmesi ve çok güçlü hissedilmesidir ki böyle bir durum söz konusuysa tedavi gereklidir. İleri derecede anksiyete bozukluğu kişileri fazlasıyla rahatsız edebilmekte ve günlük hayattaki işlevlerini yerine getirmesini zorlaştırabilmektedir. Kaygı bozukluğu yaşayan kişinin, sosyal yaşamında başka kişilerle olan ilişkileri de olumsuz etkilenmektedir.

Anksiyetesi olan kişiler çoğu zaman endişeyi yoğun bir şekilde hissettiklerinin farkındadır. Ancak kendilerini kontrol edemez ve sakinleşemez. Durum bu seviyeye ulaştığında kişilerin sağlıklı bir hayat sürebilmesi için tedavi olması gerekmektedir.

 

Anksiyete Belirtileri
  • Özgüvensiz ve değersiz olduğunu düşünmek
  • Başkaları ile konuşmanın zor olduğuna inanmak
  • Toplum içinde konuşmaktan ve yemek yemekten çekinmek
  • Gergin, kaygılı, sıkıntılı ve tanımlanamayacak şekilde tuhaf hissetmek
  • İnsanların sözleri ile zihnini meşgul etmek
  • Çevreden kopmak, kaçmak istemek
  • Kas ağrısı çekmek
  • Hızlı nefes alıp vermek
  • Çabuk gerilmek
  • Titremeye, sallanmaya başlamak
  • Umutsuz hissetmek
  • Devamlı ağlamak istemek
  • Konsantre olamamak
  • Çabuk yorulmak
  • Uykusuzluk çekmek
  • Hatırlamakta zorlanmak
  • Üzüntülü durumlara yoğunlaşmak

 

Anksiyete Nedenleri

Yaygın anksiyete bozukluğu, beyinde doğal olarak bulunan birtakım kimyasallarda oluşan dengesizlik sebebiyle görülmektedir. Bu kimyasallar, nörotransmiter olarak adlandırılan serotonin ve neropinefrindir. Kaygı bozukluğu sadece beyin kimyasallarındaki dengesizlik yüzünden değil vücudun biyolojik sürecinden, çevre ve deneyimlerden ve genetik faktörlerden de kaynaklanabilmektedir. Genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra kişilerin ruhsal durumu ve mizacı da anksiyete ile yakından ilgilidir.

 

Anksiyete ile başa çıkma yöntemleri

Nefes egzersizi uygulayın: Doğru nefes almak, sakinleşme konusunda son derece etkilidir. Nefes egzersizlerini öğrenerek sakinleşmeyi ve yeniden odaklanmayı gerçekleştirebilirsiniz.

Ayağa kalkın ve vücudunuzu dik tutun: Korku veya tehlike hissedildiğinde bilinçaltından gelen bir dürtüyle öne eğilerek kalbi ve akciğerleri koruma durumu oluşmaktadır. Ayağa kalkmak ve dik durmak, vücuda her şeyin normal olduğu mesajını vererek sakinleşmenize yardımcı olacaktır.

3-3-3 kuralını uygulayın: Anksiyete krizinin başladığını hissettiğinizde 3-3-3 kuralını uygulayarak sakinleşebilirsiniz.

  • Etrafınızdaki üç şeyin ismini söyleyin.
  • Duyduğunuz üç sesi söyleyin.
  • Vücudunuzu üç bölümünü; parmaklarınızı, bileklerinizi ve kolunuzu oynatın.

Kaygı randevusu oluşturun: Sizi kaygılandıran tüm detayları bir yere not edin ve bunları düşünmek için kendinize bir zaman dilimi belirleyin. Böylece tüm gün aynı korkuları yaşamak yerine günün belli zamanını bunun için ayırabilirsiniz.

İçinde bulunduğunuz saniyeye konsantre olun: Gelecek zamanda olacakları düşünmek yerine şimdi bulunduğunuz zamana odaklanın. Kaygılanmanıza neden olacak bir şeyin olmadığını kendinize hatırlatın.

Kendinizi meşgul edin: Anksiyete krizinin geldiğini fark ettiğiniz anda kendinize meşgul olabileceğiniz şeyler bulmaya çalışın. Yürüyüş yapmak, kitap okumak, film/video izlemek, kaygılı düşünce kalıplarından uzaklaşmanızı ve kontrolü elinize almanızı sağlamaya yardımcı olabilir.

Şekerden uzak durun: Fazla şeker tüketimi anksiyeteyi tetiklediği için anksiyete krizinin geldiğini fark ettiğiniz anda şekerli gıdalardan uzak durun. Onun yerine proteinli gıdalar yemeyi ve su içmeyi tercih edin.

Sağlıklı beslenin: Folik asit, B12 vitamini, Omega-3 yağ asitleri ve magnezyumun stresin ve anksiyetenin azaltılmasında etkili olduğu biliniyor. Kuşkonmaz, yeşil yapraklı sebzeler, avokado, turunçgiller, tam tahıllılar, yulaf ezmesi ve somon balığı, bu besinler arasında sayılabilir. Anksiyetenin artış gösterdiği dönemlerde bu besinlerden, özellikle de somon balığından faydalanabilirsiniz. Ayrıca Omega-3 ve B12 vitamini takviyeleri de işe yarayacaktır.

Lavanta: Lavantanın sakinleştirici ve yatıştırıcı etkileri söz konusudur. Lavanta kokusu, çayı, rengi sizi sakinleştirecektir.

 

Anksiyete Tedavisi

Psikolojik terapi ve ilaç ile kaygı bozukluğu tedavisi gerçekleştirilmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken şey ise psikiyatri uzmanına başvurmaktır. Tedaviye başlamadan önce kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçilmektedir. Anksiyete belirtilerinin fiziksel hastalıklar yüzünden oluşup oluşmadığını anlamak için çeşitli testler ve incelemeler yapılmalıdır.

İlaç tedavisi: Çeşitli ilaçlar, anksiyete tedavisi için anksiyete semptomlarının giderilmesi için kullanılmaktadır.

Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi ve konuşma terapisiyle, olumsuz düşüncelerin yerine olumlu düşünceleri koymayı öğrenmek mümkündür. Bilişsel davranışçı terapi, kişilerde anksiyeteye sebep olan düşüncelerin köküne inmeyi ve sorunun çözümü için farklı davranış alışkanlıkları edindirmeyi sağlamaktadır. Anksiyete tedavisi için bu yöntemlerden biri ya da ikisi bir arada da kullanılabilmektedir.

Kişiye hangi tedavinin uygun olduğunu anlamak için doktor ve danışan birlikte karar vermektedir. Herkes için aynı anksiyete tedavisi uygun olmayabilir.

 

Psikolog Burak AKKAYA

 

Kaynak: memorial, psychologiescomtr