İlişkinin başında her şey çok yoğun, çok tutkulu ve büyüleyici görünür. Kalp daha hızlı atar, zaman durur, dünya sadece o kişiden ibaret hale gelir. Ama zamanla bazı duygular içeride biriktikçe, şu sorular sessizce yükselmeye başlar: “Onsuz yapamamak sevgi midir, yoksa bir bağımlılık mı?”, “Onun ilgisini kaybetmemek için neden kendimden bu kadar veriyorum?” lişkilerde sınırlar kaybolduğunda, sevgi yerini bağımlılığa bırakabilir. Fakat bunu fark etmek her zaman kolay değildir.
Çünkü bağlılıkla bağımlılık birbirine çok benzer duygularla gelir. Hatta çoğu zaman, bağımlı olduğumuz kişiyi “çok sevdiğimizi” sanırız. Bu yazıda bu soruların izini süreceğiz. Sevgiyle bağlanmakla bağımlı hale gelmek arasındaki farkı anlamaya çalışacağız. Birini sevmekle, onunla bir tüm olma ihtiyacı arasındaki o ince çizgiyi bulmak, hem psikolojik hem de duygusal sağlığımız için çok önemlidir. Çünkü duygusal bağımlılık, zamanla kimliği eriterek, bireyin yaşam alanını daraltır ve içsel bir boşluğu derinleştirir.
🔹 Bağlılık ile Bağımlılığı Nasıl Ayırt Ederiz?
1. Duygusal Yatırımda Aşırılık:
Bağımlı bir ilişkide taraflardan biri, diğerinin duygusal geri çekilmesini bir felaket gibi yorumlar. Bu kişi için partnerinin sevgisi ya da ilgisi, bir “varoluş gerekçesi” halini almıştır. Bağlılıkta ise partnerin yokluğu üzüebilir ama bu durum bireyin kimliğini sarsmaz.
2. Özdeğer Kaybı:
Sevgi, iki bireyin bir araya gelip birbirini büyütmesi demektir. Oysa bağımlılıkta, birey kendi değerini karşı tarafın tepkilerine göre belirler: “Bugün beni aramadı, demek ki sevilmeye değer değilim.”
3. Ayrılık Kaygısı ve Terk Korkusu:
Bağımlı kişilerde ayrılık korkusu o kadar yoğun olur ki, ilişki yıpratıcı hale gelse bile, terk edilme korkusuyla ilişkiden çıkılamaz. İşte bu, bireyin gerçek ihtiyacını anlamasını da engeller.
💔 Bağlanma, Sevgi Dilimiz Ne Diyor?
Bağlılık stilimiz çocukluk döneminde, özellikle birincil bakımcımızla kurduğumuz ilişkiye bağlı olarak gelişir. Kaygılı bağlanan bireyler, sevgiyi kazanmak için “fazla veren”, “kendini adayan” ve “dürtülerini bastıran” yapıda olabilirler. Bağlanma kuramı bize şunu söyler: Çocukken karşılıksız sevgi ve sıcak bağlanma deneyimlemeyen bireyler, yetişkinlikte bunu telafi etmeye çalışır.
Duygu Odaklı Terapi (EFT) bu noktalarda devreye girer. Danışanın bilinçaltındaki duygusal ihtiyaçlarını tanımasını ve ifade etmesini sağlar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ise bireyin “Onsuz yaşayamam”, “Eğer beni bırakırsa hiçbir şeyin anlamı kalmaz” gibi düşüncelerini yeniden şekillendirmeye yardımcı olur.
🔑 Sinyaller: Bağımlılık Varsa Bunlar Olabilir
- Kendiniz olmaktan uzaklaşırsınız, onun sevdiği gibi davranmaya başlarsınız.
- Gün içinde mesaj atmazsa huzursuzluk artar.
- Tartışma çıktığında hemen alttan almak, sadece kaybetmemek için her şeyi kabul etmek zorunda hissedersiniz.
- Onun ilgisini kaybetme korkusuyla kendi arkadaşınızdan, ilgi alanlarınızdan vazgeçersiniz.
Bu belirtiler, ilişkinin bağlılık değil, bir bağımlılık çatısı altında yürüdüğünü gösterebilir.
🌧️ İyileşme Mümkün mü?
Evet. Fakat bu farkındalığın kabulü, cesaret ister. Danışanlar genellikle şu soruyla gelir: “Ama ben onsuz kimim ki?” İşte terapi burada yeniden inşaa edici bir rol oynar. Bağımlılığın arkasındaki boşluk hissi, yetersizlik algısı, terk edilme öyküleri fark edildiğinde; birey kendi değerini partnerinin ilgisine bağlı olmadan da hissedebilir hale gelir.
Danışanlara şu soruyu sormayı severim: “Bu ilişkiye neden ihtiyacın var? Yoksa kimsenin seni sevmeyeceğine mi inanıyorsun?”
Bu sorunun cevabı, çoğu zaman iyileşmenin kapısını aralar.
✨ Sevgi Güçlendirir, Bağımlılık Tüketir
Bir ilişkide sevgi varsa, o sevgi seni kendin yapar. Kendin gibi hissedersin. Ama bağımlılık varsa, bir süre sonra “Ben kimim?” sorusunu sormaya başlarsın. Sevilmek, onaylanmak, ait hissetmek çok insani ihtiyaçlardır. Ama bu ihtiyaçları sadece birine bağlı kalarak karşılamaya çalıştığımızda, kendimize olan bağlılığı kaybederiz.
Unutma, gerçek sevgi seni tamamlamaz. Seni zaten tam olduğuna inandırır. Bağımlılık ise seni eksik hissettirir ve bu eksikliği hep başkalarıyla doldurmaya çalışırsın.
Şu soruyu kendine sorman iyileşmenin ilk adımı olabilir:
Ben bu ilişkide sevildiğim için mi varım, yoksa sevilmek için mi kendimden vazgeçiyorum?
Sevgi özgürleştirir. Bağımlılık zincirler.
Uzm. Psk. Burak Akkaya