İlişkilerinde neden hep aynı hatayı yapıyorsun?

İlişkilerde kendinizi hep aynı döngünün içinde buluyor musunuz? Farklı kişilerle tanışıyorsunuz, belki her seferinde “Bu sefer farklı olacak” diyorsunuz ama sonunda yine aynı kırgınlıklar, aynı tartışmalar ve aynı mutsuzluk… Eğer bu cümleler size tanıdık geliyorsa, merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Aslında bu, çoğumuzun farkında olmadan yaptığı bir şey.

Çünkü ilişkilerde yaptığımız hatalar sadece o anki durumlarla ilgili değil, bizim geçmişimiz, çocukluğumuz, ailemiz ve öğrendiğimiz ilişki kalıplarıyla da çok yakından bağlantılıdır. Peki, neden hep benzer ilişkilere giriyoruz? Neden geçmişte bizi üzen birini bırakıp yeni bir ilişkiye başladığımızda bile benzer sorunlarla karşılaşıyoruz?

İşin aslı, bilinçdışımız bizi her zaman en iyiye değil, en tanıdık olana yönlendiriyor. Çocuklukta öğrendiğimiz ilişki dinamikleri, bize güvenli ve doğal gelse de her zaman sağlıklı olmayabilir.

Tanıdık olan, huzur veren değil; sadece alışık olduğumuz bir duygu durumudur. Bu yüzden, geçmişte bizi üzen, yetersiz hissettiren ya da inciten ilişki kalıplarını farkında olmadan tekrar ederiz.

Tanıdık ama sağlıksız olan bu döngüler, fark edilmediğinde hayat boyu sürebilir ve bizi gerçek anlamda tatmin eden, dengeli ilişkiler kurmaktan alıkoyabilir.

 

İlişkilerimiz Aile Dinamiklerimizden Nasıl Etkilenir?

Çocukken sevginin nasıl verildiğini, nasıl alındığını ve nasıl kaybedildiğini öğrendik. Ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişki, bize ileride nasıl bağlanacağımızı öğreten bir şablon gibi. Eğer ebeveynlerimiz bizimle sağlıklı bir bağ kurduysa, sevgiyi açıkça ifade ettilerse ve duygusal ihtiyaçlarımızı karşıladılarsa, büyüdüğümüzde sağlıklı ilişkiler kurma ihtimalimiz yüksek olur. Ama eğer ebeveynlerimiz mesafeliyse, sevgiyi koşullu veriyorsa ya da duygusal olarak ulaşılmazsa, yetişkinlikte bu boşluğu kapatmak için mücadele ederiz.

Örneğin;

  1. Sürekli terk edilme korkusu mu yaşıyorsunuz: Belki de çocukken ilgiyi kaybetmemek için ekstra çaba harcamanız gerekti.
  2. Neden partnerinizle duygusal mesafeniz hep fazla: Küçükken ihtiyaç duyduğunuz yakınlığı göremediğiniz için bağımsızlık sizin için daha güvenli hissettiren bir şey olmuş olabilir.
  3. Toksik ilişkilere mi çekiliyorsun: Çocukken sevgiyle birlikte gelen iniş çıkışlara alıştıysanız, huzurlu bir ilişki size “fazla sakin” gelebilir.

Kısacası, ilişkilerde yaptığımız seçimler genellikle bilinçli değil. Bilinçdışımız, aşina olduğumuz dinamikleri tekrar tekrar yaratmaya çalışıyor. “Beni sevmeyen birini sevip onu bana bağlarsam, belki çocukken alamadığım sevgiyi bu kez kazanırım” gibi derin bir psikolojik mekanizma işleyebilir.

 

Bağlanma Stilleri: Neden Hep Aynı Hatayı Yapıyoruz?

Bağlanma stilleri, ilişkilerimizde nasıl davrandığımızı büyük ölçüde belirler. Eğer kendinizi hep aynı ilişki döngüsünde buluyorsanız, bağlanma stilinizi anlamak önemli bir farkındalık yaratabilir.

  1. Güvenli Bağlanma: Çocuklukta sağlıklı ve tutarlı bir sevgiyle büyüyen insanlar, genellikle ilişkilerinde de güvenlidir. İlişkide bağımlı ya da uzaklaşan değil, dengeli bir şekilde yakın olurlar.
  2. Kaçınan Bağlanma: Yakınlıktan korkan, kendi dünyasında kalmayı tercih eden insanlardır. Çocukken duygusal olarak ulaşılamayan ebeveynlerle büyümüş olabilirler.
  3. Kaygılı Bağlanma: Sürekli partnerlerinin sevgisini kaybetme korkusu yaşayan, ilişkilerinde çok fazla fedakârlık yapan kişilerdir. Çocukken ebeveynlerinin sevgisini kazanmak için çok çaba sarf etmiş olabilirler.
  4. Kaçıngan Bağlanma: Hem yakınlaşmak isteyen hem de korkan kişilerdir. İlişkileri genellikle gelgitlidir.

Bağlanma stillerimiz, çocuklukta öğrendiğimiz temel ilişki kalıplarının bir yansıması olarak hayatımız boyunca romantik ilişkilerimizden arkadaşlıklarımıza kadar pek çok alanda kendini gösterebilir.

Eğer sürekli benzer ilişki döngülerine giriyor, aynı tip insanları hayatınıza çekiyor ve aynı hayal kırıklıklarını yaşıyorsanız, bu tesadüf olmayabilir. Aslında, çocuklukta öğrendiğiniz bir ilişki dinamiğinin bilinçsiz bir şekilde tekrarını yaşıyor olabilirsiniz.

Örneğin, duygusal olarak mesafeli bir ebeveynle büyüdüyseniz, yetişkinlikte de duygusal olarak erişilmesi zor insanlara ilgi duyabilir, bu döngüyü farkında olmadan devam ettirebilirsiniz.

Ya da tam tersi, çocukken sevgi görmek için sürekli çaba göstermeniz gerektiğini öğrendiyseniz, yetişkinlikte de kendinizi fazla vererek, karşılık bekleyerek ve onay ihtiyacıyla hareket ediyor olabilirsiniz.

Bu kalıpları anlamak ve çözmek, daha sağlıklı ve doyumlu ilişkiler kurmanın en önemli adımlarından biridir.

 

Savunma Mekanizmalarımız ve İlişkilerde Tekrar Eden Döngüler

Bilinçdışımız, bizi acıdan korumak için savunma mekanizmaları geliştirir. Ancak bazen bu mekanizmalar, sağlıklı ilişkiler kurmamızı da engeller:

  • İnkâr: Partnerimizin bizi sürekli eleştirdiğini fark ederiz ama bunu “O aslında beni seviyor, sadece böyle biri” diyerek görmezden geliriz.
  • Rasyonalizasyon: “Tüm ilişkiler böyle, kimse mükemmel değil” diyerek mutsuz bir ilişkide kalmaya devam ederiz.
  • Kaçınma: Duygusal bağ kurmaktan korktuğumuz için, ilişkilerde yüzeysel kalırız ya da derinleşmeden geri çekiliriz.

Bu savunma mekanizmaları, anlık olarak bizi rahatlatsa ve zorlayıcı duygularla başa çıkmamıza yardımcı olsa da, uzun vadede hayatımızda pek çok olumsuz sonuca yol açabilir. Gerçek duygularımızı bastırmak, sorunlarımızla yüzleşmemizi geciktirir ve aynı hataları tekrar etmemize neden olabilir.

Zamanla, bu mekanizmalar bizi kendimizi keşfetmekten, sağlıklı ilişkiler kurmaktan ve duygusal olarak olgunlaşmaktan alıkoyabilir. Kendi iç dünyamıza dönüp baktığımızda, belki de geçmişte bizi koruyan bu yöntemlerin artık işe yaramadığını ve aksine, mutsuzluğumuzu sürdürdüğünü fark edebiliriz.

Önemli olan, bu savunmaları fark edip onları bilinçli bir şekilde dönüştürmeyi öğrenmektir.

 

Değişim Mümkün mü?

Evet, kesinlikle mümkün! Ama öncelikle farkında olmamız gerekiyor. Şu sorular üzerine düşünmek iyi bir başlangıç olabilir:

  • İlişkilerimde hep aynı rolleri mi üstleniyorum?
  • Partnerlerimle yaşadığım sorunların ortak noktası ne?
  • Sevgiye ve ilişkiye nasıl yaklaşıyorum?

Geçmişinizi analiz edin: Çocukluğunuzdan itibaren nasıl bir sevgi gördüğünüzü anlamak, bugünkü ilişkilerinizle bağ kurmanıza yardımcı olur.

Sağlıklı sınırlar koymayı öğrenin: Kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etmeden sevgi vermek ve almak mümkündür.
Daha bilinçli seçimler yapın: Duygusal refleksleriniz yerine, sağlıklı seçimler yapmaya odaklanın.
Bir uzmandan destek alın: Eğer sürekli aynı döngüde sıkıştığınızı hissediyorsanız, profesyonel destek almak çok faydalı olabilir.

 

Geçmişiniz Sizi Tanımlar Ama Geleceğinizi Belirlemek Sizin Elinizde

Evet, çocukluğumuzdan getirdiğimiz kalıplar, ilişkilerde nasıl davrandığımızı etkileyebilir. Ama bu, ömür boyu aynı döngüyü yaşamamız gerektiği anlamına gelmez. Kendimizi tanımak, hatalarımızı fark etmek ve bilinçli değişiklikler yapmak mümkün.

Unutmayın, ilişki kalıplarınız sizi mutsuz ediyorsa, bu sizin kaderiniz değil. İçsel dünyanızı anlamaya başladıkça, seçimleriniz de değişmeye başlar. En önemlisi, kendinize karşı nazik olun. Geçmişte öğrendiğiniz kalıpları fark ederek, daha sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurabilirsiniz.

“Beni seven herkes gidebilir, ama ben hep buradayım.”

Önce kendinizle sağlam bir bağ kurun, çünkü en önemli ilişki kendinizle olan ilişkinizdir!


Uzm. Psk. Burak Akkaya