Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları)

Düşünce, duygu ve davranış bir bütünü temsil eder ve birbirini etkiler. Her bireyin duygu ve davranışları yaşadığı olayları nasıl yorumladığıyla ilişkilidir.

Yaşanılan olayların etkileri ve ona yüklenilen anlam kişiye özeldir. Olumsuz duygular fiziksel ve düşünsel olarak kişiyi olumsuz etkiler. Moraliniz bozuk olduğunda ya da kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda çok çabuk yorulur ve kendinizi güçsüz hissedebilirsiniz. Enerjiniz azalır ve sorunlara çözüm üretmekte zorlanabilirsiniz. Karşılaştığınız sorunları bütün olarak değerlendirmek yerine olumsuz tarafına yoğunlaşarak çözüm üretme ve olumlu düşünme yetinizi kaybedebilirsiniz. Yaşadığınız durumları daha abartılı, gerçekten uzak, fazla kişiselleştiren ya da fazla genelleştiren düşünce hatalarına düşebilirsiniz.

Özellikle psikolojik rahatsızlık yaşayan ya da stres altında olan bir kişinin olayları işlevsel olmayan öngörülerle algılama ve olumsuz bir şekilde yorumlama eğilimi vardır. Olayları nasıl algıladığınız önemlidir ve duygularınıza yön verir. Bazen algılarınız dış dünyada olan biteni size çarpıtarak aktarır. Bu nedenle yaşadığınız olaya yönelik uygun olmayan duygu durumu yaşarsınız. İşte bilişsel çarpıtmalar, düşüncedeki sistematik hatalardır. Bireyin gerçeği yanlış algılamasına neden olan düşüncelerdir.

Genel olan birkaç tanesi ise şöyledir;
devamını oku

Ertelenmiş Mutluluk Sendromu

Hayatta bazen özlemini çektiğimiz ancak güçlükle elde edebildiğimiz soyut şeyler için çaba sarf ediyoruz. Bu bazen hiç bitmek bilmeyen özlem duygumuzun altında yatan mutsuzluktan kaynaklanıyor olabilir. Hadi, birlikte mutluluk, mutsuzluk, ertelemek gibi durumlar üzerine biraz konuşalım.

Günlük yaşamımız içerisinde yoğun, stresli dönemlerden geçerken hepimiz kendi kendimize bir şeyler konuşuruz. Genellikle bu konuşmaların temelini; yaptığımız, ihmal ettiğimiz veya yapamadığımız şeyler hakkındaki iç hesaplaşmalarımızı oluşturuyor. Başardığımız, ihmal ettiğimiz, gerçekleşmesini hayal ettiğimiz bir şeyler hakkında konuşurken genellikle belirli kelimelerle konuşmaya başlarız.

 

Örneğin, başardığımız, varlığından memnuniyet duyduğumuz bir şeyler hakkında konuşurken ‘iyi ki’ diye başlarız. İhmal ettiğimiz şeyler hakkında konuşurken ‘eğer’ diye başlarız. Yanlış veya açıklamaya ihtiyaç duyduğumuz konular hakkında ‘ama’ ile başlar ve kendimizi daha iyi ifade etmeye çalışırız. Geçmiş veya gelecek hakkında konuşurken ise ‘keşke’ şeklinde hayallerimiz, beklentilerimizden bahsederiz. Peki bütün bu cümlelerin altında yatan asıl anlam nedir?
devamını oku

Hayaline 5 saniye uzaksın!

“Yarın kesin başlıyorum.

Sabah yapacağım ilk iş bu olacak!

Bu bölümü de izleyip hemen başlıyorum.

Şimdi hazır hissetmiyorum, hazır olduğumda yapmayı planlıyorum…”

Bu yazımda zaman zaman hepimizin maruz kaldığı motto olarak da bilinen ‘hayatın akışını yakalamak’ ya da ‘anı yaşamak’ sloganlardan bahsetmek istemiyorum. Bunlar yerine sana fayda sağlayacak bir farkındalık kazandırmak istiyorum. Ama bütün bu bahaneler ertelediğin şeyler için savunma mekanizman tarafından sana altın tepsi ile sunuluyor.

Eğer sorumlulukların bugününü etkilemeden yarın sorun haline gelebilir. Küçük bir kar topunun çığ olduğunu unutmamalısın.

Bu yazımda sana televizyon programı sunucusu Mel Robbins’in bir konuşmasında bahsettiği: 5 saniye Kuralından bahsetmek istiyorum. Kuralın daha anlaşılır olması için beynimizin çalışması hakkında kısa bir bilgilendirmenin faydalı olacağını düşünüyorum.
devamını oku